15 Aralık 2020 Salı

Okul Bağım ne Oldu?

Okulların rutinleri değerlidir. Mesela, okullar hafta başında törenle açılır, hafta sonunda törenle kapanır. Törenlerde haftanın olayları, başarıları ödüllendirilir, okula dair genel uyarılar, hatırlatmalar yapılır. Ayrıca her okulun kendine özel rutinleri de vardır. Pilav günleri, veli toplantıları, aile katılımlı etkinlikler, söyleşiler, geziler, kamplar, okul gazeteleri, okul içi radyo yayınları, kermesler vb. gibi.

Peki öğrenci için neden değerlidir bu rutinler?

Hafta içi satranç müsabakasında aldığı ödülün madalyasını arkadaşlarının önünde taktığı için.

Çanakkale gezisine çıkmadan bir gün önce gözüne uyku girmediği için.

Teneffüste 3A’ya maçta yenilip arkadaşları ile beraber üzüldüğü için.

Okul gazetesini çıkarıp komşu komşu elinde gazetesi ulvi bir hedefle satış yaptığı için.

Peki öğretmen için neden değerlidir bu rutinler?

Öğrenci ile sadece bilgi yolu ile iletişim kurup ders dışı konuşmayan öğretmen var mıdır? Düşünün bir bu tipte bir öğretmeni. Derse giriyor ve başlıyor hücrenin yapısını anlatmaya, ya da milli kültür öğelerini. Sonra da ödevlerini veriyor öğrencilerin ve bitiriyor dersini. Ders dışı zamanda da kimse ile muhatap olmuyor.

Eğer öğretmen yukarda bahsedilen tipte değilse -ki böyle olabilmek okul gibi sosyal bir ortamda imkansızdır ve bu sosyal ortamda bu duvarları örebilen öğretmenleri ayrıca incelemeye almak gerekebilir-  öğretmenin öğrencileri ile duygular üzerinden iletişim alanı rutinlerdir.

Duyguları olan öğretmen gezide yasak olunmasına rağmen öğrencileri ile otobüste gizlice cips yer, veli toplantısında o çok kızdığı öğrencisinin aslında baba şiddeti gördüğünü öğrenir, kampta öğretmenin böceklerden korktuğu öğrencileri tarafından keşfedilir. Her sabah dersin ilk on dakikasında sınıfta dolaşan duygu topu ile sevinçli veya üzgün çocuklarını tespit eder.

 

Peki okul yöneticisi için neden değerlidir bu rutinler?

Etkili bir yönetici sadece törenlerde kuralları hatırlatan mıdır? Kapı girişinde durup saçı uzun öğrencileri eve geri gönderen midir? İyi bir yönetici sadece bilgisayarı başında öğrenci sınav sonuçlarına saatlerini ayıran mıdır? Evrak işlerini kusursuz halleden midir?

Yoksa aynı zamanda okulunda öğretmen ve öğrencisi için başarısı dışında; huzurlu ve mutlu bireylerin, demokratik bir ortamda bulunmasını sağlayacak okul ekosistemi üzerine kafa yoran ve bu hedef için rutinler oluşturabilen bir lider midir?

Şimdi bu genel girişten sonra biraz da içinde bulunduğumuz koşullara bakalım. Pandemi koşullarında öğrenci için bu rutinlerin ne kadarı sürüyor?

Öğretmenler pandemide su alan eğitim gemisinde hangi taraftaki ağırlıktan vazgeçmek zorunda kaldılar. Bilgi ileten tarafları mı? Duygularla ilgili tarafları mı? Tabii ikisi birden de atılmadan da bu gemiyi batırmayanlar da vardır.

Okul liderleri ne yapabildi bu süreçte? Özellikle öğretmen motivasyonu için! Afet koşullarında eğitimde öncelikleri ne kadar doğru belirlediler. Belirledikleri öncelikler ne kadar bireylerin ve toplumun sağlığı için oldu? Pandemi sürecinde psikososyal olarak rehber öğretmenlerini Osmanlı ordusu tokatçıları gibi ön saflarda kullanmaktan daha öteye gidip psikososyal alandaki çalışmalara tüm organizasyonu ile hamle yapabildiler mi?

Eylül 2020’den beri Türkiye’nin dört bir yanından öğretmenle çalıştık. Dört bir yanından yöneticileri de eğitimimizde misafir ettik. Bi’Okul kendi oluşturduğu ekosistem içinden şunu görüyor. Kovid sonrası rutinlere dönüşümüz hiç kolay olmayacak. Bu zorluk öğrenci açısından da önce öğretmen açısından geçerli.

Yine de önce öğrencilerin ihtiyacına odaklanalım.

Tabii ki öğrenciler için içinde bulundukları durumu genellemek zor. Hem yaşa göre hem de bu süreci nasıl geçirdiğine bağlı olarak birkaç senaryoyu tartışalım. Anaokulu ve ilkokul ilk seviyelerdeki çocuklar için okula uyum daha büyüklere göre daha hızlı gerçekleşebilir. Yine de bu yaş çocukların okulda oyunla ilişkileri kesinlikle pandemi öncesi dönemden daha önemli olacak. Oyunsuzluk, uzun süre evde geçen zaman ve ekranla daha yoğun temas yaşamış çocuklar için okulda geçirdikleri bir günün belki de çeyreğinden fazlasını bu eksikliği güçlendirmeye ayırmak umarım akıl edilebilir.

Ergen gruplarda ise en büyük keşfimiz okul ortamında kendini ifade edemeyen ama uzaktan eğitimde kendini bulan çocuklarda oldu. Hatta bu durumun ders başarılarına da yansıdığına dair çok öğretmen geri bildirimi aldık. Bir grup ergen dönemdeki öğrenci ise eğitimden tamamen koptu. Bazı çocuklar için okulda olmak bir ödül iken (evde şiddet, kardeşler, yoksulluk veya varsıllık kaynaklı yaşanan olumsuzluklar) evde geçen bu süreler ciddi hasarlara neden oldu. Aşırı kollamacı ebeveynlerin son derece dışarı dönük bir çocuğu paranoyaklaştırdığına da şahitlik ettim bu dönemde. Ve bir de öğrencilerin  yakınlarında ölüm, hastalığı ağır yaşayanlar vb. travmalara şahitlik etmesi de söz konusu.

Dolayısıyla sadece yaş seviyesi olarak değil, süreci nasıl geçirdiğine bağlı olarak da yeni normale dönüşte bambaşka profillerde çocukları okulda karşılıyor olacağız.

Biz yine öğretmenlerin pandemi sonrası ihtiyacı ne olacak? sorusuna odaklanalım.

Yukarda çocuklar için söylediğimiz tüm sağlık koşulları öğretmenlerimiz için de geçerli. Bu süreçte bunun dışında online eğitim ile verimlilik anlamında bir test verdiler ve vermeye de devam ediyorlar. Tabii bağlantı sorunları, evde çocukla veya bakıma muhtaç bireylerle yaşayanların dersleri ve ders önü-sonlarına dair kullanabilecekleri zamanları da sıkıntılı oldu.

Bardağın dolu tarafından baktığımızda ise ise bu süreçte hiç olmadığı kadar kendilerini web araçlarını kullanmada, yöntemlerini zenginleştirmede çok iyi fırsatlar yaratan öğretmenlerle de yolumuz fazlasıyla kesişti.

Bu öğretmenlerin dahi okulla bağları zayıfladı ya da gece toplantıları, evle işin iç içe karışması ile işe konsantrasyonları olumsuz etkilendi. Öğretmenler evde iken ya ailesini ihmal etti, ya da ilesi ile ilgilenirken okulda olduğu gibi verimli çalışamadı. Süreçte çok yıpranan öğretmen oldu. İşsiz kalanlar oldu. İçinde bulundukları eğitim ekosistemine yaptıkları işin sadece öğretme odaklı boyutuna yönelik çözümler üretmeye çalıştığı için bu ekosistemine inancını kaybeden öğretmenler de çoğaldı. Sosyal medyada doktorlar ön cephede, öğretmenler yatıyor polemikleri de bu meslektekileri çok yıprattı.

Öğretmenlerin de en az öğrenciler kadar okullarına geri dönüşlerinde her şeyin eskisi gibi olmayacağını bilerek okul ve sınıf bağlarına dönük sistemli bir düşünceye ihtiyaç olduğunu öngörmek zor değil.

Vizyoner liderler için nelere ihtiyaç var?

Okul yöneticileri de bu süreçte hem bürokratik olarak, hem veli kaynaklı, hem öğretmenlerinin problemleri nedeniyle bir gün bile sonralarını göremeyecek kadar karmaşık hatta kariyelerinin en unutmak istediği dönemleri yaşadılar. Belirsizlik yönetiminde biraz daha becerikli olanlar, esnek karar alabilme, bu gibi durumlarda birlikte güvenle yürüyebileceği bir ekip ve organizasyon kurabilenler bu süreci biraz daha az kayıpla geçmekte.

Vizyoner bir okul yöneticisinin yeni normalde okulu için öncelikleri ne olacak? Bu süreçten neleri cebine koyarak çıkacak ve yeni okul normaline ne kadar adapte olabilecek? Bu sorunun yanıtı sadece kendini değil, birlikte çalıştığı öğretmenleri ve öğrencilerini de etkileyecek.

Önerilerim;

Milli Eğitim Bakanı pandemi nedeniyle okulların açılacağı gün çocuklara uzun süren teneffüs vaadinde bulunmuştu. Önerim bu motivasyonu tek günle ve sadece teneffüsle sınırlı tutmaması. Şimdiden içinde bulunduğumuz koşulların yaraları, bu yaraların tedavisinde okula dönüldüğünde neler yapılabileceği geniş tabanlı çalıştay vb. platformlarda ele alınmalı. Pandemiye hazırlıksız girildi. Süreç çok da iyi yönetilemedi ama yine de mazeret kabul edilebilir. Fakat pandemi sonrasına hazırlıksız başlangıç, bıraktığımız yerden devam edecekmişiz gibi bir geri dönüşün mazereti yok.

Okul yöneticileri için ;

Ekibi, öğretmenleri ve velileri ile afet sonrası bir döneme girmenin bilinci ile önceliklerini bilmeli. Öğretmenin okul bağı için, öğretmenin öğrencisinin sınıf ve okul bağı için güçlü organizasyonlar kurmaya açık olmalı. Okul rutinlerinin her zamankinden daha değerli olduğunu bilmeli. Öğrenci ve öğretmenlerin psikososyal açıdan güçlenmeleri, yaralarının sarılması adına bu rutinleri nasıl çeşitlendirip, doğru kullanacağının cevaplarını ekibi ile birlikte oluşturmalı.

Öğretmenler için;

En çok öğretmenlerin okula geri dönüş sürecinde eski alışkanlıklarına ne kadar sıkı sarılacakları ne kadar öğrenci odaklı ve esnek olacaklarını merak ediyorum? Sınıf kültürü için öğretmenin yapabileceği en iyi şey oyunun büyülü sağaltım gücünden yararlanmak. Okul dışı öğrenme ortamları ile belki çok daha ilgili olmalı, eğitimde sanatın iyileştirici tarafını daha da çok kullanmalı ve sınıfına yönelik tüm bunları tasarlayabilecek bir orkestra şefi gibi davranmalı.

Peki Bi’Okul olarak biz ne yapıyoruz?

Bi’Okul olarak tüm eğitimlerimizin, projelerimizin hammaddesi oyundur. Çocuğun en gerçek uğraşı oyunu her yönü ile kavramak ve bir okulun ders içi ve dışı tüm süreçlerinde kullanmak en deneyimli olduğumuz yönlerimizden biridir.

Pandemi sonrası okula dönüş sürecinde okul ve sınıf bağı için rutinlerin, oyunların, projelerin, sanat ve spor etkinliklerinin, aile katılımlı sosyal çalışmaların öneminin farkındayız. Farkında olmanın ötesinde heybemiz bu alanlarda yaptığımız pek çok uygulama ile epey de dolu.

Okul bağı ile ilgili anketler, eğlenceli oyunlarla saha analizi yaptık. Yayınlarımıza misafir ettiğimiz uzmanlar ile konuştuk. Öğretmen eğitimlerimizde, yönetici temaslarımızda bu konuyu gündeme getirdik. Herkes bugünün içinden çıkmaya çalışırken biz bundan sonraki adıma odaklandık. Ve teknoloji ile çocuk için ideal olan oyun ve rutinlerin harmanlandığı bir yeni nesil eğitim destek modülümüzün tasarımına başladık. Biz son dört aydır yaptığımız işlerimizi daha bugünlerin verili koşulları oluşmadan tasarlamıştık, şimdi de bir sonraki adımın verili koşulları oluşmadan bir sonranın adımını atıyoruz. Hayalperest olduğumuz kadar akılcıyız da. Teknolojiyi sevmemize rağmen gerçek zemindeki oyundan kopmadan yeni nesil eğitim projelerini şekillendiriyoruz. Etkileşim halinde olduğumuz öğretmenler ve yöneticilerimizle gücümüze güç katarak.

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder