30 Ocak 2023 Pazartesi

Evden Uzakta - Obje Oyunu

Çocuk tiyatrosunda, küçük bir mekanda, sayıca küçük bir gruba oynanan oyunların artması dileğiyle bu metni açık kaynak olarak yayınlıyorum. Aşağıda bahsettiğim sahneleme koşullarında oynamak isteyen amatör ve özel tiyatrolar telif ücreti vermeksizin bu oyunu sahneleyebilirler. Umarım çocuğu sayı olarak görmeyen, samimi çocuk oyunu mekanları ve sahneleme niyetleri çoğalır.

Bana bu mail adresinden bilgi vermeniz yeterli: nedimbugral@gmail.com

 


Oyunun sahneleme biçimi hakkında öneri:

Oyun için minik bir mutfak tezgahı dekoru kullanılır. Bu tezgahın üstünde ev, ağaç, tepe gibi oyuna ait unsurlar mutfak malzemelerinden dönüştürülerek yapılır.  Oyuncuların kolayca ulaşabileceği mutfak malzemelerinin asılı olduğu askı vb. aparatlar da tezgahın yanında bulunmaktadır.

 Oyun 03-07 yaş grubu düşünülerek yazılmıştır. Bu yüzden sahnelemede hem objelerin büyüklüğü hem oyuncunun seyirci ile temasının kolay olabilmesi amacı ile oyunun çocuklara yakın, elli kişilik izleyiciye ulaşacak şekilde izleme düzeni oluşturması tavsiye edilir.

İkinci oyuncu oyunun canlı müziklerini ve efektlerini yapar. Bu yüzden kuklaları son sahneye kadar birinci oyuncu oynatır. Son sahnede ikinci oyuncu da oyuna dahil olur.

Oyun sahnelenme deneyimi üzerine yazıldığı için sahneleme esnasında oyunu rahatlatan bazı keşifler yönetmene yol göstermesi amacı ile metin içinde belirtilmiştir.

Bir huniye iki gazoz kapağı ile göz yapmak, ağzı bir şönil kullanarak oluşturmak ve burnu bir düğmeden, kulağı ise mandallar kullanarak yapmak çocuklarca da kolayca taklit edilebilir olması açısından önemlidir. Bu oyunda bir hikaye anlatmak kadar değerli olan, çocukların da taklit edebileceği, oyuncak olmayan objeler ile oyuncak-kukla üretmeye özendirmektir. Bu yüzden oyun sahnelenirken sahnede kullanılan her materyalin çocukların günlük hayatında kolayca erişebileceği materyaller olması değerlidir.

1.Oyuncu: Çocuklar yerini almış. Kuklalarımızın olduğu bavulu bir an önce açalım.

2.Oyuncu: Hangi bavulu?

1.Oyuncu: Kuklaların olduğu bavulu. Siyah renkli bavulumuz var ya! İşte onu. (Çocuklara döner) Kuklalarımız ile oyunumuza birazdan başlayacağız.

2.Oyuncu: Bavulu bulamıyorum.

1.Oyuncu: Hımm, şeyyy, biz birazdan… (2.Oyuncuya fısıldar) Ne demek bulamıyorum!

2.Oyuncu: Biz mutfak eşyalarımız ile gelmişiz.

1.Oyuncu: İyi de bizim mutfak etkinliğimiz oyundan sonra başka bir yerdeydi!

2.Oyuncu: Sanırım ilk önce oyun oynayacağımızı unutmuşuz. Baksana üzerimizde de mutfak önlüklerimiz var. Ne yapacağız şimdi?

1.Oyuncu: Tamam ben bir şeyler düşünürüm… E şeyyy, sevgili çocuklar. Hımm buldum. Birlikte güzel bir pasta yapmaya ne dersiniz? Şu kovayı uzatır mısın?

2.Oyuncu: Buyur.

1.Oyuncu: Eveeet. Kova ve çırpıcımız olduğuna göre başlayabiliriz. Önce bunun içine un katalım. Bana biraz un verir misiniz çocuklar? Güzeeel. Şöyle kovanın içine koyalım. Biraz da şeker ekleyelim. Evet şimdi de bana şeker verir misiniz? Çooook teşekkürler. Şimdi de iki tane yumurta kırdık mı…

2.Oyuncu: Bir dakika onu da ben kovaya atayım. (Birinci oyuncu kovayı tutarken ikinci oyuncu zili vurarak ses çıkarır.)

1.Oyuncu: (Birinci oyuncu yüzüne yumurta gelmiş gibi tepki verir.) Naptın!

2.Oyuncu: Şeyyy, yanlışlıkla yüzüne geldi. Kovayı bana doğru tutabilir misin?

1.Oyuncu: Tamam.

2.Oyuncu: Şimdi sağa kaydır.

1.Oyuncu: Oldu mu?

2.Oyuncu: Biraz sola kaydır.

1.Oyuncu: Oldu mu?

2.Oyuncu: Biraz aşağı kaydır.

1.Oyuncu: Aaa, oldu mu!

2.Oyuncu: Hah işte oldu. Kıpırdama. (Zili vurarak yumurtayı atarmış gibi yapar) Tamam şimdi oldu.

1.Oyuncu: Güzel yumurta da geldiğine göre biraz fındık ekleyelim. (Çocuklardan fındık topluyormuş gibi yapar) Biraz da portakal kabuğu…. Karıştıralım, karıştıralım. Güzeeel. Şimdi de ısıtalım. Hadi çocuklar ısı verin biraz. Kokusunu alıyor musunuz?

2.Oyuncu: Ben de alıyorum, bana da biraz daha verir misin?

1.Oyuncu: Al bakalım.

2.Oyunucu: Biraz daha.

1.Oyuncu: Olur.

2.Oyuncu: Yetmedi biraz daha.

1.Oyuncu: Peki.

2.Oyuncu: Bir tabak daha.

1.Oyuncu: Olur. (Kovanın içine bakar. Ters çevirir.) Hııı. Bitmiş!

2.Oyuncu: Eee şey çok güzel olmuş da…

1.Oyuncu: Benim aklıma bir şey geldi.

2.Oyuncu: Şimdi de kakaolu kek mi yapacağız?

1.Oyuncu: Hayır hayır… Tiyatro oyunumuzu oynayacağız.

2.Oyuncu: Nasıl? Kuklalarımız yok ki!

1.Oyuncu: Madem ki çocuklar hayal güçleri ile burada bizimle kek yaptılar. O keki kokladılar, hatta tadına baktılar. O zaman buradaki mutfak eşyalarını da kullanarak kukla yapabiliriz. Ben çocukların hayal gücüne güveniyorum.

2.Oyuncu: Bu termosla, kukla mı?

1.Oyuncu: Evet. Bizim hikayede bir baba vardı. Bu termos, baba olabilir.

2.Oyuncu: Termos ve baba!

1.Oyuncu: Evet ismi de Termos Baba olsun.

2.Oyuncu: Oyunumuzdaki kızı da bu kupadan mı yapacağız.

1.Oyuncu: Neden olmasın?

2.Oyuncu: Kupa ve kız!

1.Oyuncu: Kupa kızı, karakterimizin ismi kupa kızı olsun. Hadi o zaman ben bunlardan kukla yapayım, sen de müzik yap bize.

2.Oyuncu: Harika fikir.

(Birinci oyuncu mutfak eşyalarına gazoz kapaklarından göz, pipetlerden ağız, ponpondan burun, mandallardan da kulak yapar. Bu sırada ikinci oyuncu da müzik yapar.)

1.Oyuncu: İşte oldu. Oyunumuzun ilk sahnesinde bir de eve ihtiyacımız vardı.

2.Oyuncu: Yalnız o benim kovam. Onu mutfakta kullanacaktım.

1.Oyuncu: Kullanırsın. Şimdi oyunumuzu oynayalım. Bu kovayı da eve çevirelim. Sonra yine mutfakta kullanırız.

2.Oyuncu: Tamam, anlaştık.

1.Oyuncu: (Seyirciye yönelir) Evin nesi vardır? (Çocuklardan gelen yanıtlara göre yapışkanlı eva kullanarak camı, pencereyi yapar.) İşte evimiz hazır. Oyunumuzun birinci sahnesi için her şey var. Hadi başlayalım.

    

Kupa Kızı: Babacığım bugün okula gitmek için sabırsızlanıyorum.

Termos Baba: Bugün okul yok kızım.

Kupa Kızı: Neden baba?

Termos Baba: Bugün Cumartesi kızım. Bugün ve yarın okul tatil.

Kupa Kızı: Ama baba! Ben arkadaşlarım ile okulda oyun oynamayı çok seviyorum. Öğretmenimin etkinliklerini de çok seviyorum.

Termos Baba: Arkadaşların ve öğretmenlerin ile pazartesi günü yine buluşacaksın merak etme.

Kupa Kızı: O zaman seninle etkinlik yapalım.

Termos Baba: Bugün olmaz kızım, işe gideceğim. Yarın birlikte güzel vakit geçiririz.

Kupa Kızı: Babacığım. (Karşıda bir yere bakarak) Ben oradaki tepenin üstüne çıkıp, etrafı izlemeyi çok istiyorum. Oraya gitmek istiyorum.

Termos Baba: Uygun bir zamanda gideriz kızım. Ama bugün evimizin önündeki bahçeden ayrılmak yok tamam mı?

Kupa Kızı: Neden baba?

Termos Baba: Çünkü senin güvenli alanın, evimizin bahçesi. Sesini komşularımızın duyabileceği kadar uzaklaşmalısın.

Kupa Kızı: (İsteksiz) Peki baba.

Termos Baba: O zaman ben işe gidiyorum. Akşam görüşürüz.

Kupa Kızı: Görüşürüz baba.

Termos Baba: (Giderken 2.oyuncu vurmalı ile ritm tutar) Az gittim, uz gittim, dere tepe düz gittim. İşim var, hızlı gittim. Saate baktım, o da ne! Koşa kaşa gittiiiiiim…

Kupa Kızı: Babam işe gitti. Ben de bahçeye çıkayım. Biraz şununla oynayayım. (Oyuncu ellerini birleştirerek kupayı salıncakta sallanıyormuş gibi oynatır.) Off, tek başıma sallanmak hiç eğlenceli değil. (Oyuncu kupayı bir eline alır. Diğer taraf boştur.) Iyyy. Ighhh. Tek başıma tahterevallide oyun oynayamıyorum ki! O zaman ben de şurada oynarım. (Oyuncu kupayı kaydırağa çıkıp kayıyormuş gibi yaptırır.) Off. Kaydırak ile yalnız oynamak da hiç eğlenceli değil.

    

(Kupa Kızı ileride tepeye bakar.)

Kupa Kızı: O tepeye doğru yürüyeceğim. Orayı çok merak ediyorum.

1.Oyuncu: (2.oyuncu vurmalı çalgı ile ritm verir) Az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Evden uzağa doğru, yavaş yavaş gitmiş. (Bu sırada oyuncu kuklaya yürüme efekti verirken aynı zamanda evi de geriye doğru alır. Böylece ev geride kalıyormuş gibi olur.)

Kupa Kızı: Off çok yoruldum. Şu elma ağacının altında biraz dinleneyim.

1.Oyuncu: (2.oyuncuya) Bu süngeri elma ağacı yapabilir miyim?

2.Oyuncu: Üzerinde biraz nemlendiricim kalmış. Onu sürer misin bana.

1.Oyuncu: (Koluna sürer) Acele etmem lazım bunu ağaca çevireceğim.

2.Oyuncu: (Sırtını döner) Biraz da sırtıma lütfen.

1.Oyuncu: Offf, hadi ama elma ağacı yapmam…

2.Oyuncu: Biraz da ayaklarıma…

1.Oyuncu: Ighhh. Oyuna dönmem lazım.

2.Oyuncu: Tamam tamam, buyur süngerimi kullan.

1.Oyuncu: Teşekkür ederim. (İki süngeri birbirine yapıştırarak ağaç yapar.) İşte oldu. Şimdi de bu ağacın üzerine şu kırmızı düğmeyi yapıştıralım. Böylece elma ağacımız hazır.

2.Oyuncu: Burada bir de sürüngen kuklamız vardı. Onu nasıl yapacağız?

1.Oyuncu: Bakalım mutfağımızda ne var? Hımm sanırım bu süzgeci bir sürüngen hayvana çevirmemiz mümkün. Hangi sürüngen hayvan olsun çocuklar?

(Oyuncu kendisine önerilen ilk sürüngen hayvanı seçer. Diyelim ki çocuklardan ilk olarak salyangoz önerisi geldi.)

1.Oyuncu: Tamam bir salyangoz yapmak için bir çift göz yapıştıralım. Gözleri olduğuna göre şimdi şu pipetten bir dil yapalım. İşte oldu. Artık hikâyeye dönebiliriz.

Sevimli Yılan: (2.Oyuncuya) Tıssss, nasılsınızsss.

2.Oyuncu: Teşekkür ederim sevimli yılan. Sen nasılsın?

Sevimli Yılan: İyiyiyms. Çocuklarımın karnı çok acıkmışsss. Onlara bir tane elma götüreceğimssss. Elma ağacı neredeymişsss?

2.Oyuncu: İşte orada.

Sevimli Yılan: Hımms. Oraya nasıl geçeceğimsss.

2.Oyuncu: Ben sana yardımcı olurum. Kollarımı ve sırtımı bir köprü olarak kullanabilirsin.

Sevimli Yılan: Tamams. Teşekkür ederims.

2.Oyuncu: (Kollarını açar. Sevimli yılan üstünden geçerken 2.oyuncu gıdıklanır.) Ayy, yapma, dur, gıdıklanıyorum, yavaş…

Sevimli Yılan: Teşekkür ederims, iste ağacın yanına vardımss…. Hıı! Bu da kims? Daha önce hiç görmedims!... Sen de kimsin ufaklıks?

Kupa Kızı: Merhaba ben Kupa Kızı.

Sevimli Yılan: Napıorsuns burada?

Kupa Kızı: Şu karşıdaki tepeye gidiyorum.

Sevimli Yılan: Yalnız mısss? Yanında kimse yokmusss?

Kupa Kızı: Evet yalnız.

Sevimli Yılan: Ooo çok tehlikelisss. Yanında bir yetişkin olmadan ormana girmemelisins küçük kısss.

Kupa Kızı: Ben oraya gideceğim.

Sevimli Yılan: Yalnız başına evinden bu kadar uzaklaşmamalısıns.

Kupa Kızı: Gideceğim dedim!

Sevimli Yılan: Çok inatçısıns. Sana daha fazla vakit ayıramams. Çocuklarıms açs. Benden yemek beklerlers. Umarım başıns belaya girmessss…. Hımss şu elmayı koparayımsss. Şimdi de şöyle taşıyayımss. (Oyuncu süzgeci ters çevirip içine elmayı koyar.) Vay canınasss. Her şeysss terss görünürsss.

Kupa Kızı: (Sevimli Yılan’ın arkasından bakar.) Dinlendiğime göre yola devam edebilirim.

1.Oyuncu: (İkinci oyuncu ritm yapar.) Az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Evden uzağa doğru, yavaş yavaş gitmiş. (Bu sırada oyuncu kuklaya yürüme efekti verirken aynı zamanda elma ağacını da geriye doğru alır.) Çocuklar bu yolculukta kupa kızının başına komik bir şey gelmiş. Hikayenin burasında bir kaplumbağaya ihtiyacım var. Sizce hangi mutfak eşyasını kaplumbağaya çevirebilirim. (Oyuncu bir kaba dört ayak ve bir kafa ekleyerek Kaplumbağa yapar.)

Kupa Kızı: Ormanın içi sandığımdan da büyükmüş. Tepe nerede kaldı? En iyisi şu kayanın üstüne çıkayım. Hımm! Tepe hareket ediyor. Bir dakika tepe değil, kaya hareket ediyor!

Meraklı Kaplumbağa: Üstüme binen kim?

Kupa Kızı: Ben kupa kızı. Kusura bakma seni bir kaya zannettim.

Meraklı Kaplumbağa: Nereden geliyorsun?

Kupa Kızı: Evden.

Meraklı Kaplumbağa: Nereye gidiyorsun?

Kupa Kızı: Tepeye.

Meraklı Kaplumbağa: Tepede ne var?

Kupa Kızı: Bilmiyorum. Merak ettiğim için gidiyorum.

Meraklı Kaplumbağa: Yalnız mısın, etrafta başka birilerini göremiyorum?

Kupa Kızı: Evet yalnızım.

Meraklı Kaplumbağa: Yolda ne gördün anlatsana?

Kupa Kızı: Eee, bir yılan vardı. Yavruları için elma ağacından elma aldı.

Meraklı Kaplumbağa: Başka… Başka ne gördün? Hadi durma, her şeyi öğrenmek istiyorum.

Kupa Kızı: Afedersiniz ama neden bu kadar merak ediyorsunuz ne gördüğümü?

Meraklı Kaplumbağa: Merak mı ediyorum?

Kupa Kızı: Evet.

Meraklı Kaplumbağa: Ben yavaşım çok. Yavaşım değil mi?

Kupa Kızı: Sanırım.

Meraklı Kaplumbağa: (Merakı iyice abartılı oynanabilir) Çok yere gidemiyorum. Aslında ormanda bu gördüğün alandan dışarı çıkamıyorum. Orman bu alandan çok daha büyük değil mi?

Kupa Kızı: Evet sandığımdan da büyükmüş.

Meraklı Kaplumbağa: Görmediğim ne çok yer var değil mi?

Kupa Kızı: Var.

Meraklı Kaplumbağa: Ve bu dünyada kim bilir nasıl canlılar var?

Kupa Kızı: Şeyy ben artık…

Meraklı Kaplumbağa: Bunları çok merak ediyorum. Sanırım meraklıyım değil mi?

Kupa Kızı: Ben geç olmadan…

Meraklı Kaplumbağa: Ama bu normal değil mi?

Kupa Kızı: Git..

Meraklı Kaplumbağa: Yani hızlı koşan biri olsaydım, bu tehlikelerle dolu ormanda çok gezerdim değil mi?

Kupa Kızı: Gitmeliyim. (Koşarak çıkar)

Meraklı Kaplumbağa: (Sakinleşir) Sahi sen bu tehlikelerden nasıl korunuyorsun?... Hey neredesin?... Sanırım gitti? Hey çok soru sorduğum için mi gittin? Acaba çok meraklı mıyım?

    

Kupa Kızı: Offf çok yoruldum. Eğer koşarak ayrılmasaydım sanırım akşama kadar durmadan bana soru soracaktı. Tepeye de yaklaştım. Biraz şu renkli ağacın altında dinleneyim, tepeye çıkmaya devam ederim.

1.Oyuncu: Kupa kızı bu ağacın altında dinlenmeye başlamış… Çocuklar eğer kukla bavulum yanımda olsa idi şimdi bu ağacın altına dört ayaklı sivri burunlu bir hayvan gelecekti. Korkunç olmaya çalışan ama kimseyi korkutamayan bir hayvandı bu. (Oyuncu eline huniyi alır.) Sizce hangi hayvana benziyor?

Yanıtlar: Fil, Kurt, Tilki vb.

Kötü Fil: Kötüyüm ben, hem de çok kötü. Korkuturum herkesi. (2.Oyuncuya yönelir) Böööö.

2.Oyuncu: (Tepki vermez)

Kötü Fil: Böööö.

2.Oyuncu: (Dalga geçer) Ayy çok korktum.

Kötü Fil: O zaman ben de buradaki çocukları güldürürüm. (Çocuklara karikatür biçimde yönelir) Bööö. Gülmeyin… Ben korkunç bir filim. Benden korkmanız lazım. Böööö. Gülmeyin yahu! Elbet bir gün korkunç olacağım, herkes benden korkacak. Hııı!!! Şu ağacın altında yalnız başına duran bir çocuk var. En iyisi onu korkutayım. Bööö.

Kupa Kızı: Pardon!

Kötü Fil: Bööö.

Kupa Kızı: Bööö derken?

Kötü Fil: Bööö işte. Ben Bööö deyince korkman gerekir.

Kupa Kızı: Kusura bakma hiç korkmadım.

Kötü Fil: Ighhh kimseyi korkutamıyorum…. (Kendi kendine) Bir dakika! Bu çocuğun etrafında kimse yok. Yalnız mısın? Yanında bir büyüğün yok mu?

Kupa Kızı: Yalnızım ne olmuş?

Kötü Fil: Güzeeel. İyi bir planım var… Nereye gidiyorum demiştin Kupa Kızı?

Kupa Kız: Şuradaki tepeye çıkıyorum.

Kötü Fil: Ben seni kestirme bir yoldan çıkarabilirim. Beni takip et Kupa Kızı.

Kupa Kız: Şeyy, ben kendim giderim.

Kötü Fil: Ben seni hemen çıkartabilirim tepeye beni takip et.

1.Oyuncu: Siz olsaydınız ne yapardınız çocuklar?... Evet biliyorum siz başından beri doğru olanı söylüyorsunuz. Ama Kupa Kızı hata üstüne hata yapmaya devam ediyor. Ve fili takip etmeye başlıyor.

Kupa Kız: Peki, o zaman yola çıkalım.

Kötü Fil: Beni takip et.

(Müzik ile yola çıkarlar)

Kupa Kız: Geldik mi?

Kötü Fil: Daha gelmedik.

Kupa Kızı: Geldik mi?

Kötü Fil: Gelmedik!

Kupa Kızı: Şeyyy….

Kötü Fil: Geldik işte! Bak işte burası.

Kupa Kızı: Vayyy canına orman büyüleyici görünüyor. Çok güzel.

Kötü Fil: Daha sürprizler bitmedi. Gözlerini kapat Kupa Kızı.

Kupa Kızı: Neden?

Kötü Fil: Sana bir sürprizim var.

Kupa Kızı: Şeyy, gerek yok.

Kötü Fil: Hayır gerek var. Kapat gözlerini.

Kupa Kızı: Ben geç olmadan eve döneyim.

Kötü Fil: Sürprizimi bekle, sonra dönersin.

Kupa Kızı: Peki.

Kötü Fil: Güzeeel. (Kendi kendine) Şimdi görürsün sen. Bakalım şimdi de korkmayacak mısın benden. Gözlerini kapat, hemen geliyorum.

Kupa Kızı: Çok merak ettim, açayım mı?

Kötü Fil: Hayır bekle.

Kupa Kızı: Çok mu bekleyeceğim.

Kötü Fil: Sabret geliyorum. (Bir mutfak eşyasını kafes olarak kullanır) Hımm, bu işimi görür.

Kupa Kızı: Gözlerimi açıyorum.

Kötü Fil: Sakın açma! Sürpriz hazır. Üçe kadar sayıyorum, o zaman açabilirsin.

Kupa Kızı: Tamam.

Kötü Fil: Bir… İki.

Kupa Kızı: Üç dediğinde mi açacağım?

Kötü Fil: Aghhhh. Şimdi sakın açma. (Kafesi kupa kızının üstüne kapatır) Artık açabilirsin. Ha ha ha.

Kupa Kızı: Hey bu ne kötü bir şaka!

Kötü Fil: Şaka değil, artık bu kafesin içinde yaşayacaksın.

Kupa Kızı: İmdaaat. Kurtarın beni.

Kötü Fil: Boşuna bağırma, kimse duymaz seni burada.

Kupa Kızı: İmdaaat.

Kötü Fil: Evinden bu kadar uzakta kimse yardım edemez sana. Ha ha ha. Şimdi ormana gideceğim. Herkese artık benden korkan biri olduğunu söyleyeceğim. Kötüyüm ben, çok kötüüüüü.

(Kötü Fil çıkar)

2.Oyuncu: Ne yapacağız şimdi? Zavallı Kupa Kızı burada kafesin içinde mi kalacak?

1.Oyuncu: Bilmem çocuklara soralım.

(Çocukların yanıtından sonra.)

2.Oyuncu: O zaman onu kurtaracak bir kahraman yaratalım. (Mangal yelpazesini alır) Bunu kullanabilir miyim?

1.Oyuncu: Ne yapacaksın o mangal yelpazesini?

2.Oyuncu: Şuradaki atkıyı mandallar ile birleştireceğim ve bu kuşu yapacağım. (Her iki oyuncu da atkıyı bir ucundan tutarak uçma hareketi verir.) Sizce hangi kuşa benzedi?

(Yanıtlara göre kuşa isim verilir.)

Kahraman Karga: (Çocukların aralarında uçar) Büyülü orman bugün de harika görünüyor. Şöyle kanatlarımı açıp süzülmek, ağaçların üstünden geçmek, ne kadar da eğlenceli…

Kupa Kızı: İmdaaat.

Kahraman Karga: Bir ses duydum galiba.

Kupa Kızı: İmdaaat. Kurtarın beni.

Kahraman Karga: Evet bu ses tepenin oradan geliyor…. Hııı! Sen de kimsin?

Kupa Kızı: Benim adım Kupa Kızı.

Kahraman Karga: Ne arıyorsun orada?

Kupa Kızı: Beni buraya fil kapattı.

Kahraman Karga: Bizim ormanın herkesi korkutmaya çalışan fili mi?

Kupa Kızı: Evet.

Kahraman Karga: Bak sen şu işe. Yine yapmış yapacağını.

Kupa Kızı: Lütfen kurtar beni.

Kahraman Karga: Tamam, pençelerim ile kafesi tutmayı deneyeceğim. Ighh, olmuyor. Bir daha deneyeceğim. Ighhh. Hayır olmuyor.

Kupa Kızı: Ben de buradan iterek yardımcı olayım. Iyyy, hayır gücüm yetmiyor.

Kahraman Karga: Bir planım var. Geliyorum şimdi.

Kupa Kızı: Lütfen acele et.

(Kahraman Karga çocukların yanına uçar. Yardımınıza ihtiyacım var büyülü ağaçlar. Bana güç nefesinizi üfleyin.)

Kahraman Karga: İşte şimdi kanatlarım gücünüz ile doldu. Şimdi hemen Kupa Kızı’nı kurtarmaya gideyim… Geldim Kupa Kızı. Sıkı tutun.

Kupa Kızı: Tamam, lütfen acele et. Kötü Fil gelmeden buradan gitmek istiyorum.

Kahraman Karga: Haydi o zaman yolculuk başlasın.

Kupa Kızı: İnanamıyorum. Uçuyoruz.

Kahraman Karga: Evet güç ormanının büyülü nefesi sayesinde uçuyoruz. O da ne güç tükeniyor. Yardım edin büyülü orman.

Kupa Kızı: Olamaz düşüyoruz.

Kahraman Karga: Merak etme Kupa Kızı. Büyülü ormanın gücü imdadımıza yetişti. Şimdi yolu bulma zamanı. Hangi yoldan geldin buraya?

Kupa Kızı: Eee şey, renkli bir ağaç vardı. Beyaz bir kayanın üzerinde. Fil ile de orada karşılaşmıştık.

Kahraman Karga: Hımm üzerine konmayı en sevdiğim ağaçlardan biri. O da ne, güç nefesi orman. Gücüm tükeniyor.

Kupa Kızı: Fil gelmeden buradan uzaklaşmalıyız.

Kahraman Karga: Peki yolunun üstünde başka hangi ağaç vardı?

Kupa Kızı: Eee şey ağacı vardı. Sevimli Yılan’ın çocukları için şey aldığı ağaç. Neydi…. Evet elma ağacı.

Kahraman Karga: Evet o ağacı da biliyorum. Hadi büyülü orman güç nefesin ile bizi uçur. İşte orada uzaklarda elma ağacını görebiliyorum.

Kupa Kızı: Evet evet burada dinlenmiştim.

Kahraman Karga: O zaman bu ağacın üzerine de konalım. Bakın şu işe, bizim Sevimli Yılan bütün elmaları toplamış. Neyse zaten elma yiyecek vaktimiz yok. Evin nerede ufaklık?

Kupa Kızı: Artık çok uzak değil. Şu tarafta. Bak görüyor musun?

Kahraman Karga: Evet görebiliyorum. Güzel ve yuvarlak bir ev. Şimdi seni evin üstüne bırakacağım. Hazır mısın?

Kupa Kızı: Evet hazırım.

Kahraman Karga: O zaman şimdi dediğimde atla tamam mı?

Kupa Kızı: Tamam.

Kahraman Karga: Biraz bekle, tam üstüne geliyorum evinin. Az kaldı. Hımm biraz sağa, şimdi sola. Oldu, şimdi.

Kupa Kızı: (Ağır şekim efekti) At lı yooo rum. Doing, hop, güm.

Kahraman Karga: İyi misin Kupa Kızı?

Kupa Kızı: Evet çok iyiyim. Sana çok teşekkür ederim. Beni kurtardın.

Kahraman Karga: Sadece bana teşekkür etme. Büyülü orman sayesinde buraya kadar uçabildik. Ama bana söz ver Kupa Kızı. Bundan sonra sakın tek başına evden bu kadar uzaklaşma.

Kupa Kızı: Söz veriyorum.

Kahraman Karga: Harika. Ben hava kararmadan evime döneyim. Kendine iyi bak Kupa Kızı.

Kupa Kızı: Teşekkür ederim. Görüşmek üzere Kahraman Karga.

1.Oyuncu: Şimdi tepeye gidelim mi? Bakalım korkunç olmaya çalışan Fil ne yapıyor?

Kötü Fil: Şimdi gideyim ve biraz daha tutsağımı korkutayım. Ha ha ha. Kötüyüm ben, çok kötü. Bu ormanın en kötüsü… Bööö… Hıı! Nerede bu Kupa Kızı? Nereye gitti?

2.Oyuncu: Bence bu tuzluğu Kötü Fil’i ikna etmek için bilge bir karaktere çevirelim mi?

(İkinci oyuncu kürdanlar vb. aparatlar ile salyangoz veya çocukların o an benzettiği bir canlıyı yapar.)

Bilge Salyangoz: Niye bu kadar söyleniyorsun fil kardeş.

Kötü Fil: Tutsağım kaçmış.

Bilge Salyangoz: Bir tutsak mı?

Kötü Fil: Evet benden kimse korkmuyor. Ben de evinden çok uzakta olan Kupa Kızı’nı tutsak alınca benden gerçekten korkan biri oldu. Ama o da kaçmış.

Bilge Salyangoz: Özgürlüğüne kavuşması iyi olmuş. Sen yanlış bir şey yapmışsın. Birilerini korkutarak ilgi çekmek yerine, birilerini güldürebilir, iyilik yapabilir, çok şaşırtabilirsin de.

Kötü Fil: Ya pa mam.

Bilge Salyangoz: Yapabilirsin. Haydi ormanın sakin bir köşesine git. Kendini dinle ve kim olduğunu bul.

Kötü Fil: Tamam. Hedef ormanın sessiz köşesi. Teşekkürler Bilge Salyangoz.

Kötü değilim ben, artık kötü değil.

2.Oyuncu: Ormanda işler yoluna girdi. Bakalım Kupa Kızı ne yapıyor acaba şimdi?

1.Oyuncu: O zaman Kupa Kızı’nın evine gidelim.

Kupa Kızı: Babamın gelmesini dört gözle bekliyorum. Gelince ona yaşadıklarımı anlatacağım. Eminim duyduklarına inanamayacak.

Termos Baba: (Ritm aleti ile birlikte, gittiği gibi geri döner) Çok çalıştım bugün. Sürekli bir şeyler taşıdım. Doldurdum, boşalttım. Yine doldurdum. Çok yoruldum. Şimdi eve gideceğim, bir güzel dinleneceğim…. Merhaba Kupa Kızı, ben geldim.

Kupa Kızı: Baba… Babacığım, sana anlatacağım çok önemli bir şey var.

Termos Baba: Biraz dinleneyim kızım. Sonra anlatırsın. (Yatar)

Kupa Kızı: Ama baba bu çok önemli. Bak şimdi sen gidince ben bahçeye indim. Önce şey ile sallandım. Şeyyy. (Oyuncu eli ile salıncak yapar Kupa Kızı’nı sallar) Evet salıncak. Sonra da şeye bindim. (1.Oyuncu tahterevalli yapar) Evet tahterevalli ile oynadım ama karşıda oturan biri olmadığı için oynayamadım. (1.Oyuncu eli-kolu ile kaydırak yapar.) Sonra da şeyden kaydım… Evet kaydırak. Ama hiçbiri tek başıma oynarken benim için eğlenceli değildi baba. Baba! Beni duyuyor musun?

Termos Baba: Ne? Şey… Evet.

Kupa Kızı: Sonra biliyorum gitmemem gerekirdi ama bahçeden çıktım. O tepeye doğru yürümeye başladım. Karşıma şey ağacı çıktı. (Çocukların söylemesini bekler) Evet elma ağacı. Ağaçtan bir tane elma koparmak için ağacın yanına şey geldi… Evet bir yılan. Benim nereye gittiğimi sordu. Ben de ona tepeye gittiğimi söyledim. Yalnız başıma gitmemem gerektiğini söyledi. Kesinlikle onu dinlemeliydim. Ama ben onu dinlemedim. O da elmayı alıp yavrularına götürmek üzere ağacın yanından ayrıldı. Baba! Beni dinliyor musun?

Termos Baba: (Horlamasının arasında) Ha ne? Evet tabi tabi, ağaç.

Kupa kızı: Sonra ormanın içinde yürümeye başladım. Bilmediğim yerler olduğu için biraz korktum. Aslında epey korktum. Sonra da beyaz bir kaya gördüm. O kayanın üstünde renkli bir ağaç vardı. Altında dinlenmeye karar verdim. Bundan sonrası çok heyecanlı baba, dikkatle dinle. Yanıma bir Fil geldi. Bana Bööö dedi. Ama ben korkmadım. Sonra nereye gittiğimi sordu. Ben de tepeye deyince beni takip et ben kestirme bir yol biliyorum dedi. Neyse beni tepeye çıkardı. Sürprizi olduğunu söyledi. Sonra birden beni bir kafese kapattı. Ne kadar korkunç değil mi?

Termos Baba: Evet çok güzel.

Kupa kızı: Baba beni dinliyor musun?

Termos Baba: (Uykusunun arasında) Hımm, evet. Daha bitmedi mi?

Kupa Kızı: Hayır. Burası çok önemli.  İmdat diye bağırdım ama beni kimse duyamayacak kadar uzaktaydım. Sonra bir karga geldi. Bana yardımcı olmak istedi. Önce kafesi pençeleri ile taşımaya çalıştı ama gücü yetmedi. Sonra büyülü ormana gitti ve güç nefesi istedi. Tüm ağaçlar güç nefesi ile üfledi. Kahraman Karga beni gökyüzünde taşımaya başladı. Düşünebiliyor musun baba. Bir kafesin içinde gökyüzünde uçarak eve kadar geldim. Buna ne diyorsun baba?

Termos Baba: Zzzzz.

Kupa Kızı: İnanmıyorum baba! Sana masal mı anlattım ben! Anlattıklarımı duymadın değil mi?

Termos Baba: Zzzzz.

Kupa Kızı: Peki siz anlattıklarımı duydunuz mu arkadaşlar?... Siz harikasınız. Sizi düşünüp ben de güzel bir uykuya dalacağım. (Müzik ile birlikte evin içine girer.)

1.Oyuncu: İyi ki kukla bavulumuzu evde unutmuşuz.

2.Oyuncu: Neden?

1.Oyuncu: Baksana çocuklar bütün yaratıcılıkları ile termosu babaya çevirdi. Kupayı kıza. Şu elek sevimli bir yılan oldu. Bu huni ise bir file dönüştü. Ve bu mangal yelpazesi de bir kargaya dönüştü. Tüm bunlar da çocukların hayal gücü ile oldu.

2.Oyuncu: O zaman burada yaptıklarını evlerinde, sokaklarında arkadaşları ile de yapabilirler değil mi?

1.Oyuncu: Bilmem, soralım mı?...

1 ve 2.Oyuncu: O zaman, Oyun Her Şeyle.

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder