Çocuk tiyatrosunda, küçük bir mekanda, sayıca küçük bir gruba oynanan oyunların artması dileğiyle bu metni açık kaynak olarak yayınlıyorum. Aşağıda bahsettiğim sahneleme koşullarında oynamak isteyen amatör ve özel tiyatrolar telif ücreti vermeksizin bu oyunu sahneleyebilirler. Umarım çocuğu sayı olarak görmeyen, samimi çocuk oyunu mekanları ve sahneleme niyetleri çoğalır.
Bana bu mail adresinden bilgi
vermeniz yeterli: nedimbugral@gmail.com
Oyunun
sahneleme biçimi hakkında öneri:
Oyun
için minik bir mutfak tezgahı dekoru kullanılır. Bu tezgahın üstünde ev, ağaç,
tepe gibi oyuna ait unsurlar mutfak malzemelerinden dönüştürülerek
yapılır. Oyuncuların kolayca
ulaşabileceği mutfak malzemelerinin asılı olduğu askı vb. aparatlar da tezgahın
yanında bulunmaktadır.
Oyun 03-07 yaş grubu düşünülerek yazılmıştır.
Bu yüzden sahnelemede hem objelerin büyüklüğü hem oyuncunun seyirci ile
temasının kolay olabilmesi amacı ile oyunun çocuklara yakın, elli kişilik
izleyiciye ulaşacak şekilde izleme düzeni oluşturması tavsiye edilir.
İkinci
oyuncu oyunun canlı müziklerini ve efektlerini yapar. Bu yüzden kuklaları son
sahneye kadar birinci oyuncu oynatır. Son sahnede ikinci oyuncu da oyuna dahil
olur.
Oyun
sahnelenme deneyimi üzerine yazıldığı için sahneleme esnasında oyunu rahatlatan
bazı keşifler yönetmene yol göstermesi amacı ile metin içinde belirtilmiştir.
Bir
huniye iki gazoz kapağı ile göz yapmak, ağzı bir şönil kullanarak oluşturmak ve
burnu bir düğmeden, kulağı ise mandallar kullanarak yapmak çocuklarca da
kolayca taklit edilebilir olması açısından önemlidir. Bu oyunda bir hikaye
anlatmak kadar değerli olan, çocukların da taklit edebileceği, oyuncak olmayan
objeler ile oyuncak-kukla üretmeye özendirmektir. Bu yüzden oyun sahnelenirken
sahnede kullanılan her materyalin çocukların günlük hayatında kolayca erişebileceği
materyaller olması değerlidir.
1.Oyuncu:
Çocuklar yerini almış. Kuklalarımızın olduğu bavulu bir an önce açalım.
2.Oyuncu:
Hangi bavulu?
1.Oyuncu:
Kuklaların olduğu bavulu. Siyah renkli bavulumuz var ya! İşte onu. (Çocuklara
döner) Kuklalarımız ile oyunumuza birazdan başlayacağız.
2.Oyuncu:
Bavulu bulamıyorum.
1.Oyuncu:
Hımm, şeyyy, biz birazdan… (2.Oyuncuya fısıldar) Ne demek bulamıyorum!
2.Oyuncu:
Biz mutfak eşyalarımız ile gelmişiz.
1.Oyuncu:
İyi de bizim mutfak etkinliğimiz oyundan sonra başka bir yerdeydi!
2.Oyuncu:
Sanırım ilk önce oyun oynayacağımızı unutmuşuz. Baksana üzerimizde de mutfak önlüklerimiz
var. Ne yapacağız şimdi?
1.Oyuncu:
Tamam ben bir şeyler düşünürüm… E şeyyy, sevgili çocuklar. Hımm buldum.
Birlikte güzel bir pasta yapmaya ne dersiniz? Şu kovayı uzatır mısın?
2.Oyuncu:
Buyur.
1.Oyuncu:
Eveeet. Kova ve çırpıcımız olduğuna göre başlayabiliriz. Önce bunun içine un
katalım. Bana biraz un verir misiniz çocuklar? Güzeeel. Şöyle kovanın içine
koyalım. Biraz da şeker ekleyelim. Evet şimdi de bana şeker verir misiniz?
Çooook teşekkürler. Şimdi de iki tane yumurta kırdık mı…
2.Oyuncu:
Bir dakika onu da ben kovaya atayım. (Birinci oyuncu kovayı tutarken ikinci
oyuncu zili vurarak ses çıkarır.)
1.Oyuncu:
(Birinci oyuncu yüzüne yumurta gelmiş gibi tepki verir.) Naptın!
2.Oyuncu:
Şeyyy, yanlışlıkla yüzüne geldi. Kovayı bana doğru tutabilir misin?
1.Oyuncu:
Tamam.
2.Oyuncu:
Şimdi sağa kaydır.
1.Oyuncu:
Oldu mu?
2.Oyuncu:
Biraz sola kaydır.
1.Oyuncu:
Oldu mu?
2.Oyuncu:
Biraz aşağı kaydır.
1.Oyuncu:
Aaa, oldu mu!
2.Oyuncu:
Hah işte oldu. Kıpırdama. (Zili vurarak yumurtayı atarmış gibi yapar) Tamam
şimdi oldu.
1.Oyuncu:
Güzel yumurta da geldiğine göre biraz fındık ekleyelim. (Çocuklardan fındık
topluyormuş gibi yapar) Biraz da portakal kabuğu…. Karıştıralım, karıştıralım.
Güzeeel. Şimdi de ısıtalım. Hadi çocuklar ısı verin biraz. Kokusunu alıyor
musunuz?
2.Oyuncu:
Ben de alıyorum, bana da biraz daha verir misin?
1.Oyuncu:
Al bakalım.
2.Oyunucu:
Biraz daha.
1.Oyuncu:
Olur.
2.Oyuncu:
Yetmedi biraz daha.
1.Oyuncu:
Peki.
2.Oyuncu:
Bir tabak daha.
1.Oyuncu:
Olur. (Kovanın içine bakar. Ters çevirir.) Hııı. Bitmiş!
2.Oyuncu:
Eee şey çok güzel olmuş da…
1.Oyuncu:
Benim aklıma bir şey geldi.
2.Oyuncu:
Şimdi de kakaolu kek mi yapacağız?
1.Oyuncu:
Hayır hayır… Tiyatro oyunumuzu oynayacağız.
2.Oyuncu:
Nasıl? Kuklalarımız yok ki!
1.Oyuncu:
Madem ki çocuklar hayal güçleri ile burada bizimle kek yaptılar. O keki
kokladılar, hatta tadına baktılar. O zaman buradaki mutfak eşyalarını da
kullanarak kukla yapabiliriz. Ben çocukların hayal gücüne güveniyorum.
2.Oyuncu:
Bu termosla, kukla mı?
1.Oyuncu:
Evet. Bizim hikayede bir baba vardı. Bu termos, baba olabilir.
2.Oyuncu:
Termos ve baba!
1.Oyuncu:
Evet ismi de Termos Baba olsun.
2.Oyuncu:
Oyunumuzdaki kızı da bu kupadan mı yapacağız.
1.Oyuncu:
Neden olmasın?
2.Oyuncu:
Kupa ve kız!
1.Oyuncu:
Kupa kızı, karakterimizin ismi kupa kızı olsun. Hadi o zaman ben bunlardan
kukla yapayım, sen de müzik yap bize.
2.Oyuncu:
Harika fikir.
(Birinci
oyuncu mutfak eşyalarına gazoz kapaklarından göz, pipetlerden ağız, ponpondan
burun, mandallardan da kulak yapar. Bu sırada ikinci oyuncu da müzik yapar.)
1.Oyuncu:
İşte oldu. Oyunumuzun ilk sahnesinde bir de eve ihtiyacımız vardı.
2.Oyuncu:
Yalnız o benim kovam. Onu mutfakta kullanacaktım.
1.Oyuncu:
Kullanırsın. Şimdi oyunumuzu oynayalım. Bu kovayı da eve çevirelim. Sonra yine mutfakta
kullanırız.
2.Oyuncu:
Tamam, anlaştık.
1.Oyuncu:
(Seyirciye yönelir) Evin nesi vardır? (Çocuklardan gelen yanıtlara göre
yapışkanlı eva kullanarak camı, pencereyi yapar.) İşte evimiz hazır. Oyunumuzun
birinci sahnesi için her şey var. Hadi başlayalım.
…
Kupa
Kızı: Babacığım bugün okula gitmek için sabırsızlanıyorum.
Termos
Baba: Bugün okul yok kızım.
Kupa
Kızı: Neden baba?
Termos
Baba: Bugün Cumartesi kızım. Bugün ve yarın okul tatil.
Kupa
Kızı: Ama baba! Ben arkadaşlarım ile okulda oyun oynamayı çok seviyorum.
Öğretmenimin etkinliklerini de çok seviyorum.
Termos
Baba: Arkadaşların ve öğretmenlerin ile pazartesi günü yine buluşacaksın merak
etme.
Kupa
Kızı: O zaman seninle etkinlik yapalım.
Termos
Baba: Bugün olmaz kızım, işe gideceğim. Yarın birlikte güzel vakit geçiririz.
Kupa
Kızı: Babacığım. (Karşıda bir yere bakarak) Ben oradaki tepenin üstüne çıkıp,
etrafı izlemeyi çok istiyorum. Oraya gitmek istiyorum.
Termos
Baba: Uygun bir zamanda gideriz kızım. Ama bugün evimizin önündeki bahçeden
ayrılmak yok tamam mı?
Kupa
Kızı: Neden baba?
Termos
Baba: Çünkü senin güvenli alanın, evimizin bahçesi. Sesini komşularımızın
duyabileceği kadar uzaklaşmalısın.
Kupa
Kızı: (İsteksiz) Peki baba.
Termos
Baba: O zaman ben işe gidiyorum. Akşam görüşürüz.
Kupa
Kızı: Görüşürüz baba.
Termos
Baba: (Giderken 2.oyuncu vurmalı ile ritm tutar) Az gittim, uz gittim, dere
tepe düz gittim. İşim var, hızlı gittim. Saate baktım, o da ne! Koşa kaşa
gittiiiiiim…
Kupa
Kızı: Babam işe gitti. Ben de bahçeye çıkayım. Biraz şununla oynayayım. (Oyuncu
ellerini birleştirerek kupayı salıncakta sallanıyormuş gibi oynatır.) Off, tek
başıma sallanmak hiç eğlenceli değil. (Oyuncu kupayı bir eline alır. Diğer
taraf boştur.) Iyyy. Ighhh. Tek başıma tahterevallide oyun oynayamıyorum ki! O
zaman ben de şurada oynarım. (Oyuncu kupayı kaydırağa çıkıp kayıyormuş gibi
yaptırır.) Off. Kaydırak ile yalnız oynamak da hiç eğlenceli değil.
…
(Kupa
Kızı ileride tepeye bakar.)
Kupa
Kızı: O tepeye doğru yürüyeceğim. Orayı çok merak ediyorum.
Kupa
Kızı: Off çok yoruldum. Şu elma ağacının altında biraz dinleneyim.
1.Oyuncu:
(2.oyuncuya) Bu süngeri elma ağacı yapabilir miyim?
2.Oyuncu:
Üzerinde biraz nemlendiricim kalmış. Onu sürer misin bana.
1.Oyuncu:
(Koluna sürer) Acele etmem lazım bunu ağaca çevireceğim.
2.Oyuncu:
(Sırtını döner) Biraz da sırtıma lütfen.
1.Oyuncu:
Offf, hadi ama elma ağacı yapmam…
2.Oyuncu:
Biraz da ayaklarıma…
1.Oyuncu:
Ighhh. Oyuna dönmem lazım.
2.Oyuncu:
Tamam tamam, buyur süngerimi kullan.
1.Oyuncu:
Teşekkür ederim. (İki süngeri birbirine yapıştırarak ağaç yapar.) İşte oldu.
Şimdi de bu ağacın üzerine şu kırmızı düğmeyi yapıştıralım. Böylece elma
ağacımız hazır.
2.Oyuncu:
Burada bir de sürüngen kuklamız vardı. Onu nasıl yapacağız?
1.Oyuncu:
Bakalım mutfağımızda ne var? Hımm sanırım bu süzgeci bir sürüngen hayvana
çevirmemiz mümkün. Hangi sürüngen hayvan olsun çocuklar?
(Oyuncu
kendisine önerilen ilk sürüngen hayvanı seçer. Diyelim ki çocuklardan ilk
olarak salyangoz önerisi geldi.)
1.Oyuncu:
Tamam bir salyangoz yapmak için bir çift göz yapıştıralım. Gözleri olduğuna
göre şimdi şu pipetten bir dil yapalım. İşte oldu. Artık hikâyeye dönebiliriz.
Sevimli
Yılan: (2.Oyuncuya) Tıssss, nasılsınızsss.
2.Oyuncu:
Teşekkür ederim sevimli yılan. Sen nasılsın?
Sevimli
Yılan: İyiyiyms. Çocuklarımın karnı çok acıkmışsss. Onlara bir tane elma
götüreceğimssss. Elma ağacı neredeymişsss?
2.Oyuncu:
İşte orada.
Sevimli
Yılan: Hımms. Oraya nasıl geçeceğimsss.
2.Oyuncu:
Ben sana yardımcı olurum. Kollarımı ve sırtımı bir köprü olarak
kullanabilirsin.
Sevimli
Yılan: Tamams. Teşekkür ederims.
2.Oyuncu:
(Kollarını açar. Sevimli yılan üstünden geçerken 2.oyuncu gıdıklanır.) Ayy,
yapma, dur, gıdıklanıyorum, yavaş…
Sevimli
Yılan: Teşekkür ederims, iste ağacın yanına vardımss…. Hıı! Bu da kims? Daha
önce hiç görmedims!... Sen de kimsin ufaklıks?
Kupa
Kızı: Merhaba ben Kupa Kızı.
Sevimli
Yılan: Napıorsuns burada?
Kupa
Kızı: Şu karşıdaki tepeye gidiyorum.
Sevimli
Yılan: Yalnız mısss? Yanında kimse yokmusss?
Kupa
Kızı: Evet yalnız.
Sevimli
Yılan: Ooo çok tehlikelisss. Yanında bir yetişkin olmadan ormana girmemelisins
küçük kısss.
Kupa
Kızı: Ben oraya gideceğim.
Sevimli
Yılan: Yalnız başına evinden bu kadar uzaklaşmamalısıns.
Kupa
Kızı: Gideceğim dedim!
Sevimli
Yılan: Çok inatçısıns. Sana daha fazla vakit ayıramams. Çocuklarıms açs. Benden
yemek beklerlers. Umarım başıns belaya girmessss…. Hımss şu elmayı
koparayımsss. Şimdi de şöyle taşıyayımss. (Oyuncu süzgeci ters çevirip içine
elmayı koyar.) Vay canınasss. Her şeysss terss görünürsss.
Kupa
Kızı: (Sevimli Yılan’ın arkasından bakar.) Dinlendiğime göre yola devam
edebilirim.
1.Oyuncu:
(İkinci oyuncu ritm yapar.) Az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Evden
uzağa doğru, yavaş yavaş gitmiş. (Bu sırada oyuncu kuklaya yürüme efekti
verirken aynı zamanda elma ağacını da geriye doğru alır.) Çocuklar bu
yolculukta kupa kızının başına komik bir şey gelmiş. Hikayenin burasında bir
kaplumbağaya ihtiyacım var. Sizce hangi mutfak eşyasını kaplumbağaya
çevirebilirim. (Oyuncu bir kaba dört ayak ve bir kafa ekleyerek Kaplumbağa yapar.)
Kupa
Kızı: Ormanın içi sandığımdan da büyükmüş. Tepe nerede kaldı? En iyisi şu
kayanın üstüne çıkayım. Hımm! Tepe hareket ediyor. Bir dakika tepe değil, kaya
hareket ediyor!
Meraklı
Kaplumbağa: Üstüme binen kim?
Kupa
Kızı: Ben kupa kızı. Kusura bakma seni bir kaya zannettim.
Meraklı
Kaplumbağa: Nereden geliyorsun?
Kupa
Kızı: Evden.
Meraklı
Kaplumbağa: Nereye gidiyorsun?
Kupa
Kızı: Tepeye.
Meraklı
Kaplumbağa: Tepede ne var?
Kupa
Kızı: Bilmiyorum. Merak ettiğim için gidiyorum.
Meraklı
Kaplumbağa: Yalnız mısın, etrafta başka birilerini göremiyorum?
Kupa
Kızı: Evet yalnızım.
Meraklı
Kaplumbağa: Yolda ne gördün anlatsana?
Kupa
Kızı: Eee, bir yılan vardı. Yavruları için elma ağacından elma aldı.
Meraklı
Kaplumbağa: Başka… Başka ne gördün? Hadi durma, her şeyi öğrenmek istiyorum.
Kupa
Kızı: Afedersiniz ama neden bu kadar merak ediyorsunuz ne gördüğümü?
Meraklı
Kaplumbağa: Merak mı ediyorum?
Kupa
Kızı: Evet.
Meraklı
Kaplumbağa: Ben yavaşım çok. Yavaşım değil mi?
Kupa
Kızı: Sanırım.
Meraklı
Kaplumbağa: (Merakı iyice abartılı oynanabilir) Çok yere gidemiyorum. Aslında
ormanda bu gördüğün alandan dışarı çıkamıyorum. Orman bu alandan çok daha büyük
değil mi?
Kupa
Kızı: Evet sandığımdan da büyükmüş.
Meraklı
Kaplumbağa: Görmediğim ne çok yer var değil mi?
Kupa
Kızı: Var.
Meraklı
Kaplumbağa: Ve bu dünyada kim bilir nasıl canlılar var?
Kupa
Kızı: Şeyy ben artık…
Meraklı
Kaplumbağa: Bunları çok merak ediyorum. Sanırım meraklıyım değil mi?
Kupa
Kızı: Ben geç olmadan…
Meraklı
Kaplumbağa: Ama bu normal değil mi?
Kupa
Kızı: Git..
Meraklı
Kaplumbağa: Yani hızlı koşan biri olsaydım, bu tehlikelerle dolu ormanda çok
gezerdim değil mi?
Kupa
Kızı: Gitmeliyim. (Koşarak çıkar)
Meraklı
Kaplumbağa: (Sakinleşir) Sahi sen bu tehlikelerden nasıl korunuyorsun?... Hey neredesin?...
Sanırım gitti? Hey çok soru sorduğum için mi gittin? Acaba çok meraklı mıyım?
…
Kupa
Kızı: Offf çok yoruldum. Eğer koşarak ayrılmasaydım sanırım akşama kadar
durmadan bana soru soracaktı. Tepeye de yaklaştım. Biraz şu renkli ağacın
altında dinleneyim, tepeye çıkmaya devam ederim.
1.Oyuncu:
Kupa kızı bu ağacın altında dinlenmeye başlamış… Çocuklar eğer kukla bavulum
yanımda olsa idi şimdi bu ağacın altına dört ayaklı sivri burunlu bir hayvan
gelecekti. Korkunç olmaya çalışan ama kimseyi korkutamayan bir hayvandı bu.
(Oyuncu eline huniyi alır.) Sizce hangi hayvana benziyor?
Yanıtlar:
Fil, Kurt, Tilki vb.
Kötü
Fil: Kötüyüm ben, hem de çok kötü. Korkuturum herkesi. (2.Oyuncuya yönelir)
Böööö.
2.Oyuncu:
(Tepki vermez)
Kötü
Fil: Böööö.
2.Oyuncu:
(Dalga geçer) Ayy çok korktum.
Kötü
Fil: O zaman ben de buradaki çocukları güldürürüm. (Çocuklara karikatür biçimde
yönelir) Bööö. Gülmeyin… Ben korkunç bir filim. Benden korkmanız lazım. Böööö.
Gülmeyin yahu! Elbet bir gün korkunç olacağım, herkes benden korkacak. Hııı!!!
Şu ağacın altında yalnız başına duran bir çocuk var. En iyisi onu korkutayım.
Bööö.
Kupa
Kızı: Pardon!
Kötü
Fil: Bööö.
Kupa
Kızı: Bööö derken?
Kötü
Fil: Bööö işte. Ben Bööö deyince korkman gerekir.
Kupa
Kızı: Kusura bakma hiç korkmadım.
Kötü
Fil: Ighhh kimseyi korkutamıyorum…. (Kendi kendine) Bir dakika! Bu çocuğun
etrafında kimse yok. Yalnız mısın? Yanında bir büyüğün yok mu?
Kupa
Kızı: Yalnızım ne olmuş?
Kötü
Fil: Güzeeel. İyi bir planım var… Nereye gidiyorum demiştin Kupa Kızı?
Kupa
Kız: Şuradaki tepeye çıkıyorum.
Kötü
Fil: Ben seni kestirme bir yoldan çıkarabilirim. Beni takip et Kupa Kızı.
Kupa
Kız: Şeyy, ben kendim giderim.
Kötü
Fil: Ben seni hemen çıkartabilirim tepeye beni takip et.
1.Oyuncu:
Siz olsaydınız ne yapardınız çocuklar?... Evet biliyorum siz başından beri
doğru olanı söylüyorsunuz. Ama Kupa Kızı hata üstüne hata yapmaya devam ediyor.
Ve fili takip etmeye başlıyor.
Kupa
Kız: Peki, o zaman yola çıkalım.
Kötü
Fil: Beni takip et.
(Müzik
ile yola çıkarlar)
Kupa
Kız: Geldik mi?
Kötü
Fil: Daha gelmedik.
Kupa
Kızı: Geldik mi?
Kötü
Fil: Gelmedik!
Kupa
Kızı: Şeyyy….
Kötü
Fil: Geldik işte! Bak işte burası.
Kupa
Kızı: Vayyy canına orman büyüleyici görünüyor. Çok güzel.
Kötü
Fil: Daha sürprizler bitmedi. Gözlerini kapat Kupa Kızı.
Kupa
Kızı: Neden?
Kötü
Fil: Sana bir sürprizim var.
Kupa
Kızı: Şeyy, gerek yok.
Kötü
Fil: Hayır gerek var. Kapat gözlerini.
Kupa
Kızı: Ben geç olmadan eve döneyim.
Kötü
Fil: Sürprizimi bekle, sonra dönersin.
Kupa
Kızı: Peki.
Kötü
Fil: Güzeeel. (Kendi kendine) Şimdi görürsün sen. Bakalım şimdi de korkmayacak
mısın benden. Gözlerini kapat, hemen geliyorum.
Kupa
Kızı: Çok merak ettim, açayım mı?
Kötü
Fil: Hayır bekle.
Kupa
Kızı: Çok mu bekleyeceğim.
Kötü
Fil: Sabret geliyorum. (Bir mutfak eşyasını kafes olarak kullanır) Hımm, bu
işimi görür.
Kupa
Kızı: Gözlerimi açıyorum.
Kötü
Fil: Sakın açma! Sürpriz hazır. Üçe kadar sayıyorum, o zaman açabilirsin.
Kupa
Kızı: Tamam.
Kötü
Fil: Bir… İki.
Kupa
Kızı: Üç dediğinde mi açacağım?
Kötü
Fil: Aghhhh. Şimdi sakın açma. (Kafesi kupa kızının üstüne kapatır) Artık
açabilirsin. Ha ha ha.
Kupa
Kızı: Hey bu ne kötü bir şaka!
Kötü
Fil: Şaka değil, artık bu kafesin içinde yaşayacaksın.
Kupa
Kızı: İmdaaat. Kurtarın beni.
Kötü
Fil: Boşuna bağırma, kimse duymaz seni burada.
Kupa
Kızı: İmdaaat.
Kötü
Fil: Evinden bu kadar uzakta kimse yardım edemez sana. Ha ha ha. Şimdi ormana
gideceğim. Herkese artık benden korkan biri olduğunu söyleyeceğim. Kötüyüm ben,
çok kötüüüüü.
(Kötü
Fil çıkar)
2.Oyuncu:
Ne yapacağız şimdi? Zavallı Kupa Kızı burada kafesin içinde mi kalacak?
1.Oyuncu:
Bilmem çocuklara soralım.
(Çocukların
yanıtından sonra.)
2.Oyuncu:
O zaman onu kurtaracak bir kahraman yaratalım. (Mangal yelpazesini alır) Bunu
kullanabilir miyim?
1.Oyuncu:
Ne yapacaksın o mangal yelpazesini?
2.Oyuncu:
Şuradaki atkıyı mandallar ile birleştireceğim ve bu kuşu yapacağım. (Her iki
oyuncu da atkıyı bir ucundan tutarak uçma hareketi verir.) Sizce hangi kuşa
benzedi?
(Yanıtlara
göre kuşa isim verilir.)
Kahraman
Karga: (Çocukların aralarında uçar) Büyülü orman bugün de harika görünüyor.
Şöyle kanatlarımı açıp süzülmek, ağaçların üstünden geçmek, ne kadar da
eğlenceli…
Kupa
Kızı: İmdaaat.
Kahraman
Karga: Bir ses duydum galiba.
Kupa
Kızı: İmdaaat. Kurtarın beni.
Kahraman
Karga: Evet bu ses tepenin oradan geliyor…. Hııı! Sen de kimsin?
Kupa
Kızı: Benim adım Kupa Kızı.
Kahraman
Karga: Ne arıyorsun orada?
Kupa
Kızı: Beni buraya fil kapattı.
Kahraman
Karga: Bizim ormanın herkesi korkutmaya çalışan fili mi?
Kupa
Kızı: Evet.
Kahraman
Karga: Bak sen şu işe. Yine yapmış yapacağını.
Kupa
Kızı: Lütfen kurtar beni.
Kahraman
Karga: Tamam, pençelerim ile kafesi tutmayı deneyeceğim. Ighh, olmuyor. Bir
daha deneyeceğim. Ighhh. Hayır olmuyor.
Kupa
Kızı: Ben de buradan iterek yardımcı olayım. Iyyy, hayır gücüm yetmiyor.
Kahraman
Karga: Bir planım var. Geliyorum şimdi.
Kupa
Kızı: Lütfen acele et.
(Kahraman
Karga çocukların yanına uçar. Yardımınıza ihtiyacım var büyülü ağaçlar. Bana
güç nefesinizi üfleyin.)
Kahraman
Karga: İşte şimdi kanatlarım gücünüz ile doldu. Şimdi hemen Kupa Kızı’nı
kurtarmaya gideyim… Geldim Kupa Kızı. Sıkı tutun.
Kupa
Kızı: Tamam, lütfen acele et. Kötü Fil gelmeden buradan gitmek istiyorum.
Kahraman
Karga: Haydi o zaman yolculuk başlasın.
Kupa
Kızı: İnanamıyorum. Uçuyoruz.
Kahraman
Karga: Evet güç ormanının büyülü nefesi sayesinde uçuyoruz. O da ne güç
tükeniyor. Yardım edin büyülü orman.
Kupa
Kızı: Olamaz düşüyoruz.
Kahraman
Karga: Merak etme Kupa Kızı. Büyülü ormanın gücü imdadımıza yetişti. Şimdi yolu
bulma zamanı. Hangi yoldan geldin buraya?
Kupa
Kızı: Eee şey, renkli bir ağaç vardı. Beyaz bir kayanın üzerinde. Fil ile de orada
karşılaşmıştık.
Kahraman
Karga: Hımm üzerine konmayı en sevdiğim ağaçlardan biri. O da ne, güç nefesi
orman. Gücüm tükeniyor.
Kupa
Kızı: Fil gelmeden buradan uzaklaşmalıyız.
Kahraman
Karga: Peki yolunun üstünde başka hangi ağaç vardı?
Kupa
Kızı: Eee şey ağacı vardı. Sevimli Yılan’ın çocukları için şey aldığı ağaç.
Neydi…. Evet elma ağacı.
Kahraman
Karga: Evet o ağacı da biliyorum. Hadi büyülü orman güç nefesin ile bizi uçur.
İşte orada uzaklarda elma ağacını görebiliyorum.
Kupa
Kızı: Evet evet burada dinlenmiştim.
Kahraman
Karga: O zaman bu ağacın üzerine de konalım. Bakın şu işe, bizim Sevimli Yılan
bütün elmaları toplamış. Neyse zaten elma yiyecek vaktimiz yok. Evin nerede
ufaklık?
Kupa
Kızı: Artık çok uzak değil. Şu tarafta. Bak görüyor musun?
Kahraman
Karga: Evet görebiliyorum. Güzel ve yuvarlak bir ev. Şimdi seni evin üstüne
bırakacağım. Hazır mısın?
Kupa
Kızı: Evet hazırım.
Kahraman
Karga: O zaman şimdi dediğimde atla tamam mı?
Kupa
Kızı: Tamam.
Kahraman
Karga: Biraz bekle, tam üstüne geliyorum evinin. Az kaldı. Hımm biraz sağa,
şimdi sola. Oldu, şimdi.
Kupa
Kızı: (Ağır şekim efekti) At lı yooo rum. Doing, hop, güm.
Kahraman
Karga: İyi misin Kupa Kızı?
Kupa
Kızı: Evet çok iyiyim. Sana çok teşekkür ederim. Beni kurtardın.
Kahraman
Karga: Sadece bana teşekkür etme. Büyülü orman sayesinde buraya kadar
uçabildik. Ama bana söz ver Kupa Kızı. Bundan sonra sakın tek başına evden bu
kadar uzaklaşma.
Kupa
Kızı: Söz veriyorum.
Kahraman
Karga: Harika. Ben hava kararmadan evime döneyim. Kendine iyi bak Kupa Kızı.
Kupa
Kızı: Teşekkür ederim. Görüşmek üzere Kahraman Karga.
1.Oyuncu:
Şimdi tepeye gidelim mi? Bakalım korkunç olmaya çalışan Fil ne yapıyor?
Kötü
Fil: Şimdi gideyim ve biraz daha tutsağımı korkutayım. Ha ha ha. Kötüyüm ben,
çok kötü. Bu ormanın en kötüsü… Bööö… Hıı! Nerede bu Kupa Kızı? Nereye gitti?
2.Oyuncu:
Bence bu tuzluğu Kötü Fil’i ikna etmek için bilge bir karaktere çevirelim mi?
(İkinci
oyuncu kürdanlar vb. aparatlar ile salyangoz veya çocukların o an benzettiği
bir canlıyı yapar.)
Bilge
Salyangoz: Niye bu kadar söyleniyorsun fil kardeş.
Kötü
Fil: Tutsağım kaçmış.
Bilge
Salyangoz: Bir tutsak mı?
Kötü
Fil: Evet benden kimse korkmuyor. Ben de evinden çok uzakta olan Kupa Kızı’nı
tutsak alınca benden gerçekten korkan biri oldu. Ama o da kaçmış.
Bilge
Salyangoz: Özgürlüğüne kavuşması iyi olmuş. Sen yanlış bir şey yapmışsın.
Birilerini korkutarak ilgi çekmek yerine, birilerini güldürebilir, iyilik
yapabilir, çok şaşırtabilirsin de.
Kötü
Fil: Ya pa mam.
Bilge
Salyangoz: Yapabilirsin. Haydi ormanın sakin bir köşesine git. Kendini dinle ve
kim olduğunu bul.
Kötü
Fil: Tamam. Hedef ormanın sessiz köşesi. Teşekkürler Bilge Salyangoz.
Kötü
değilim ben, artık kötü değil.
2.Oyuncu:
Ormanda işler yoluna girdi. Bakalım Kupa Kızı ne yapıyor acaba şimdi?
1.Oyuncu:
O zaman Kupa Kızı’nın evine gidelim.
Kupa
Kızı: Babamın gelmesini dört gözle bekliyorum. Gelince ona yaşadıklarımı
anlatacağım. Eminim duyduklarına inanamayacak.
Termos
Baba: (Ritm aleti ile birlikte, gittiği gibi geri döner) Çok çalıştım bugün.
Sürekli bir şeyler taşıdım. Doldurdum, boşalttım. Yine doldurdum. Çok yoruldum.
Şimdi eve gideceğim, bir güzel dinleneceğim…. Merhaba Kupa Kızı, ben geldim.
Kupa
Kızı: Baba… Babacığım, sana anlatacağım çok önemli bir şey var.
Termos
Baba: Biraz dinleneyim kızım. Sonra anlatırsın. (Yatar)
Kupa
Kızı: Ama baba bu çok önemli. Bak şimdi sen gidince ben bahçeye indim. Önce şey
ile sallandım. Şeyyy. (Oyuncu eli ile salıncak yapar Kupa Kızı’nı sallar) Evet
salıncak. Sonra da şeye bindim. (1.Oyuncu tahterevalli yapar) Evet tahterevalli
ile oynadım ama karşıda oturan biri olmadığı için oynayamadım. (1.Oyuncu
eli-kolu ile kaydırak yapar.) Sonra da şeyden kaydım… Evet kaydırak. Ama
hiçbiri tek başıma oynarken benim için eğlenceli değildi baba. Baba! Beni
duyuyor musun?
Termos
Baba: Ne? Şey… Evet.
Kupa
Kızı: Sonra biliyorum gitmemem gerekirdi ama bahçeden çıktım. O tepeye doğru
yürümeye başladım. Karşıma şey ağacı çıktı. (Çocukların söylemesini bekler)
Evet elma ağacı. Ağaçtan bir tane elma koparmak için ağacın yanına şey geldi…
Evet bir yılan. Benim nereye gittiğimi sordu. Ben de ona tepeye gittiğimi
söyledim. Yalnız başıma gitmemem gerektiğini söyledi. Kesinlikle onu
dinlemeliydim. Ama ben onu dinlemedim. O da elmayı alıp yavrularına götürmek
üzere ağacın yanından ayrıldı. Baba! Beni dinliyor musun?
Termos
Baba: (Horlamasının arasında) Ha ne? Evet tabi tabi, ağaç.
Kupa
kızı: Sonra ormanın içinde yürümeye başladım. Bilmediğim yerler olduğu için
biraz korktum. Aslında epey korktum. Sonra da beyaz bir kaya gördüm. O kayanın
üstünde renkli bir ağaç vardı. Altında dinlenmeye karar verdim. Bundan sonrası
çok heyecanlı baba, dikkatle dinle. Yanıma bir Fil geldi. Bana Bööö dedi. Ama
ben korkmadım. Sonra nereye gittiğimi sordu. Ben de tepeye deyince beni takip
et ben kestirme bir yol biliyorum dedi. Neyse beni tepeye çıkardı. Sürprizi
olduğunu söyledi. Sonra birden beni bir kafese kapattı. Ne kadar korkunç değil
mi?
Termos
Baba: Evet çok güzel.
Kupa
kızı: Baba beni dinliyor musun?
Termos
Baba: (Uykusunun arasında) Hımm, evet. Daha bitmedi mi?
Kupa
Kızı: Hayır. Burası çok önemli. İmdat
diye bağırdım ama beni kimse duyamayacak kadar uzaktaydım. Sonra bir karga
geldi. Bana yardımcı olmak istedi. Önce kafesi pençeleri ile taşımaya çalıştı
ama gücü yetmedi. Sonra büyülü ormana gitti ve güç nefesi istedi. Tüm ağaçlar
güç nefesi ile üfledi. Kahraman Karga beni gökyüzünde taşımaya başladı.
Düşünebiliyor musun baba. Bir kafesin içinde gökyüzünde uçarak eve kadar
geldim. Buna ne diyorsun baba?
Termos
Baba: Zzzzz.
Kupa
Kızı: İnanmıyorum baba! Sana masal mı anlattım ben! Anlattıklarımı duymadın
değil mi?
Termos
Baba: Zzzzz.
Kupa
Kızı: Peki siz anlattıklarımı duydunuz mu arkadaşlar?... Siz harikasınız. Sizi
düşünüp ben de güzel bir uykuya dalacağım. (Müzik ile birlikte evin içine
girer.)
1.Oyuncu:
İyi ki kukla bavulumuzu evde unutmuşuz.
2.Oyuncu:
Neden?
1.Oyuncu:
Baksana çocuklar bütün yaratıcılıkları ile termosu babaya çevirdi. Kupayı kıza.
Şu elek sevimli bir yılan oldu. Bu huni ise bir file dönüştü. Ve bu mangal
yelpazesi de bir kargaya dönüştü. Tüm bunlar da çocukların hayal gücü ile oldu.
2.Oyuncu:
O zaman burada yaptıklarını evlerinde, sokaklarında arkadaşları ile de
yapabilirler değil mi?
1.Oyuncu:
Bilmem, soralım mı?...
1 ve
2.Oyuncu: O zaman, Oyun Her Şeyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder